
TGS-H ATAŞELERLE SOHBET
05 Kasım 2006 Pazar günü Schleswig-Holstein Türk Toplumu Eyalet Temsilciliği binasında bir araya gelen T.C. Hamburg Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu Berati ALVER, Eğitim Ataşesi Emin YALDIZ ve Çalışma ve Sosyal İşler Ataşesi Tunç NALBANTOĞLU, konsolosluk işlemleri, eğitim ve emeklilik ile ilgili konularda bilgi verdikten sonra gelen soruları cevapladılar.
Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği toplantı saat 15:00'te Ercan Küçükkaraca'nın saz çalması ile başladı. Ardından Türk Toplumu Eyalet Başkanı Dr. Cebel Küçükkaraca, yaptığı açılış konuşmasında eğitim sorununa değindi ve Almanya genelinde eğitim gören 550 bin civarında Türk kökenli gencin bulunduğunu, yine Almanya genelindeki öğrencilerin % 30'dan fazlasının göçmen kökenli olduğunu ve bu öğrenciler içinde en sıkıntılı kesimin Türk kökenli gençlerden oluştuğunu söyledi. Almanya'nın sosyal yapısının değiştiğine ve bu değişimde özellikle Türk kökenli insanların büyük payı olduğuna dikkat çeken Dr. Küçükkaraca, "sorunlarımıza beraber çözüm aramak amacıyla devletimizin Almanya'ya gönderdiği görevlilerin bilgilerinden de faydalanmak istiyoruz" dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ataşesi Tunç NALBANTOĞLU, daha önce de Kiel'de bir çok vesilelerle bulunduğunu ancak ilk defa vatandaşlarla bir araya geldiklerini belirtti ve emeklilik ile ilgili bilgiler verdi.
NALBANTOĞLU'nun konuşmasına göre, T.C. devletinin, yurdışında yaşayan vatandaşlarının emeklilik haklarıyla ilgili iki tane kanun çıkarttı. Bunlar, 1978 yılında çıkan ve 1985'e kadar uygulanan 2147 sayılı kanun ile 1985'te çıkan ve halen geçerli olan 3201 sayili yasa .
3201'den faydalanmak için, T.C. vatandaşı olma, 18 yaşını doldurmuş olma, Türkiye'ye kesin dönüş ve belli bir miktar para ödenmesi şartları bulunuyor.
Yasada Türkiye'ye kesin dönüş şartının bulunduğunu ancak Türkiye'de, 01.01.2007'te tek bir çatı altında toplanacak olan üç sosyal güvenlilik kurumu bulunduğunu ve bunlardan Emekli Sandığı'nın kesin dönüş aradığını fakat SSK'nın vatandaşın seyahat özgürlüğünün engellenemeyeceği için, kesin dönüş şartı henüz aramadığını belirtti. Bağkur'a başvuranlar için ise, bu kurumun yeni yeni kesin dönüş şartı aradığını belirten NALBANTOĞLU, "yine de biz yasada kesin dönüş arandığını vurguluyoruz" dedi.
Yargıtay'ın verdiği bir karara göre kesin dönüş tanımı şu şekilde: "Yurda kesin dönüş yapmak, yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının, çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini, gerek çalıştığı iş yerleri gerekse ilgili olduğum tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere anavatana dönüş yaptığını ifade eder."
Ayrıca, eskiden 4112 sayılı kanun ile Alman vatandaşlığı alanlara "pembe kart" (şimdiki adıyla "mavi kart") verildiğini ve bu sayede bu vatandaşların Türkiye'de seçme - seçilme ve kamuda çalışma haricinde Türk vatandaşlarıyla aynı haklara sahip olduklarını ancak yeni çıkan 3201 sayılı kanunla artık bu kişilerin borçlanma haklarının kalktığını, bunun yanlış olduğunu her üç aylık ve yıllık raporda bildirdiklerini ve bu konuya bir çözüm getirileceğini umduğunu söyledi.
Bunların dışında, emekli olabilmek için yaş ve süre sınırı bulunuyor. Yaş sınırını doldurmamış ve Türkiye'de hiç çalışması olmayan bir bayan 7200 gün, aynı durumdaki bir erkek ise 9000 iş günü üzerinden borçlanma yapmak zorunda.
Ancak 23.05.2002 tarihinde kadın ise 50 yaşını, erkek ise aynı tarihte 55 yaşını doldurmuş kişiler 5400 gün üzerinden de borçlanma yapabilir. Emeklilik ve Sosyal Güvenlik Ataşesi Tunç NALBANTOĞLU, bütün bunların haricinde, Türkiye'de çalışması olanların, çalıştığı gün sayısına göre yine gün sayısı düşüleceğini de ifade etti.
Eğitim Ataşesi Emin YALDIZ ise eğitim konusunda önemli açıklamalar yaptı. Yurtdışına birey olarak ve geri dönmek üzere gelindiğini ancak sonradan ailelerin de gelmesi ile sosyal durumun tamamen değiştiğini, eskiden Türkiye'ye dönülecek düşüncesiyle sürekli Türkiye'ye yatırım yapıldığını ancak artık bu zihniyetin değişmesi gerektiğini önemle vurguladı.
Çocuklarına Türkiye'den yüzbinlerce euro verip ev, araba alan ebeveynlerin, on avro verip bir kitap almadıklarını ama bundan sonra aile babalarının ve annelerin birinci görevinin, çocuklarını eğitmek olması gerektiğini ifade etti.
Alman eğitim sisteminde bir sıkıntıları olduğunu, 4 ve 5. sınıfta, çocukların üniversiteye gidip gitmeyeceğinin belirlendiğini, Gymnasium'a giden çocukların direk olarak üniversiteye gideceğini ancak velilerin, çocuklarının hangi okulda okuduğunu bile bilmediğini vurguladı. En büyük hedefin, 4 ve 5. sınıfta çocukları Gymnasium'a yönlendirmek olduğunu söyleyen Eğitim Ataşesi, artık Avrupa'da da eğitimli iş gücüne ihtiyaç duyulduğunu söyledi ve şöyle konuştu: "Bizim tabirimizle "ne iş olsa yaparım" diyen vatandaşımız aslında bilek gücünden başka hiç bir iş yapamıyordur ve bu kişiler artık iş bulamıyorlar."
YALDIZ, lise ortalaması ne olursa olsun, Türkiye'de okuma hakkı bulunduğunu söyleyerek şu bilgileri verdi: "Yurtdışında yaşayan yabancılar yani Alman vatandaşlığına geçmiş vatandaşlar için YÖS, yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları için ise YSS adlı üniversiteye giriş sınavları var. Yurtdışında yaşayan öğrenciler için Türkiye'de üniversite kontenjanı var ancak bilinmiyor, sınavı yapan kurumun adı ÖSYM olduğundan ÖSS sınavı ile karıştırılıyor ve "benim çocuğum o sınavı yapamaz" diye düşünülüyor ancak sadece kurumun aynı, sınavlar ise tamamen burada yaşayanlara yönelik. Üstelik bu sınavlar henüz bilinmediği için bu sınavlara girenlerin % 80-90'ı Türkiye'de üniversitelere alınıyor."
Bu sene Kiel'den 13 öğrenciyi Türkiye'de üniversiteye gönderdiklerini ifade eden YALDIZ'ın konuşmasına göre,
* YSS Ankara ve Köln'de yapılıyor. Müracaat Nisan ayında, sınav ise Temmuz ayının ilk Pazar günü.
* YÖS'ün ise Ankara'da yapılıyor. Müracaat Kasım ayında, sınav ise Mart ayının ikinci Pazar günü.
Bu sınavlarla ilgili bilgilerin, ataşelikten ya da www.osym.gov.tr veya www.meb.gov.tr adreslerinden alınabilir.
Hauptschule mezunlarının Türkiye'de ortaokul mezunu, Realschule mezunlarının ise Lise 2. sınıf sayıldığı için YÖS ve YSS'ye katılamadığını, ancak Gymnasium, Gesamtschule mezunu ya da Hochschulreife'ye sahip her lise mezununun bu sınavlara girebileceğini söyleyen YILDIZ, son sınıfta olanların sınava girebileceklerini de ifade etti. Türkiye'de lise diploması almış kişiler ise, ÖSS sınavına girmek zorunda.
Türkiye'den buraya gelmiş öğrencilerin ise burada aldıkları diplomalarının Türkiye'deki denkliğini saydırmak zorunda olduklarını, bunun da Ankara'da YÖK'te yaptırıldığını ve bu yapıldıktan sonra eş fakülte mezunlarıyla aynı haklara sahip olunabileceğini söyledi.
Alınan eğitim, eğitim görülen kurumda yüksek lisans sayılıyorsa Ankara'da da sayılıyor. Ama diploma altında buna dair bir not yoksa Türkiye'de de Master sayılmıyor zira Türkiye'de de 5 yıl süren lisans eğitimlerinin bulunabiliyor. Yurt dışında alınan diplomanın, Türkiye'de lisansa denk sayılması için ise 4 ya da istisnai durumlarda 3,5 yıllık eğitim alınmış olması gerektiğini belirtti.
Avrupa Birliği Uyum sürecinde Türkiye'deki lise diplomalarının da Avrupa Birliği eğitim sistemine uydurulduğunu ve bir çok problemin çözüldüğünü söyledi.
YILMAZ, gelen bir soru üzerine, şu an Kiel'de üç, Hamburg'da onüç okulda Türkçe'nin yabancı dil sayıldığı ve Türkçe'den not alınabildiğini ancak buradaki sıkıntılarının, veliler ve öğrenciler istediği takdirde 2007-2008 yılından itibaren Türkçe'nin ikinci yabancı dil olarak sayılacağını ama okul müdürlerinin, öğrencilerden böyle bir talep gelmediğini söylemeleri olduğunu belirtti. Üniversitede okumak için, not ortalamasının çok yüksek olması gerektiğini, eğer Türkçe ikinci yabancı dil olarak seçilirse, not ortalamasının yüksek olacağını ve çocuğun üniversiteye girmesinin kolaylaşacağını vurguladı. Bu konunun çok önemli olduğunu ifade eden, YILMAZ, "anne babalar, evde Türkçe nasıl olsa konuşuluyor deyip Türkçe seçmiyorlar oysa biz ne Türkçe'yi ne Almanca'yı düzgün olarak konuşamıyoruz" şeklinde konuştu.
Bir insanın, sonradan da dil öğrenebileceğini, Türkiye'den gelip 17-18 yaşlarında Almanca öğrenip de üniversiteye gidebilen bir çok öğrenci bulunduğunu, Türk vatandaşlarına, "sakın evde Türkçe konuşmayın, çocuğunuz Türkçe öğrenirse Almanca'yı karıştırır" dendiğimi ama aynı çocuklara Fransızca, İngilizce öğretilince çocuğun hiç de "kafasının karışmadığını" vurgulayan YILMAZ, herkesi eğitimde zihniyet değişikliği yapmaya ve bilinçli olmaya çağırdı.
Velilerin, çocuklarını okumaya teşvik için ne yapması gerektiğinin sorulması üzerine "Eğitimde birinci şart, takiptir. Çocuğun, hangi okula gittiğini, öğretmenin kim olduğunu, toplantı günlerini ve bunun gibi bilgileri öğreneceğiz" dedi.
İkinci şartın, çocuğun kendisini tanımak olduğunu ifade eden YILMAZ, çocuğu yetenekleri doğrultusunda yönlendirmenin önemini de belirtti.
Muavin konsolos, burada Türkiye'ye kıyasla ek dersin çok uygun olduğunu, saati 10 avroya ders vermenin mümkün olduğunu, ayda 100 avro vermenin bazılarına zor gelebileceğini ama Türkiye'de insanların ek ders için, bunun çok daha üstünde ücretler ödediğini belirterek "Ayda 100 avroyla çocuğumuz bir yerlere gelecekse o parayı vereceğiz" şeklinde konuştu.
Gelen soruların da cevaplanması ile yaklaşık iki saat süren toplantıda Alevi Birliği Yönetim kurulu üyesi Turan KOÇ da söz alarak, bugüne kadar derneklerin, kendi aralarında ayrılıklar yaşadıkları için işbirliği yapamadıklarını ancak son zamanlarda bunun çok olumlu bir şekilde değiştiğini ancak bunun daha da ilerlemesi gerektiğini, ortak amaçlar etrafında siyasi ve dini görüşleri ne olursa olsun tüm derneklerin işbirliği içinde olmaları gerektiğini vurguladı. Yönetici konumundaki insanların kendi tabanlarından çekindikleri için, kendilerini net ifade etmekten kaçındıklarını söyleyen KOÇ, "biz İçişleri Bakanı'nın karşısına oturduğumuz zaman bir olarak, bir yumruk olarak oturalım. Biz oraya gittiğimiz zaman kimse sağcı mısın, solcu musun, Alevi misin, Sunni misin demiyor: Türk müsün? Türküm!" şeklinde konuştu. Konuşması alkışlarla biten KOÇ, herkesi birlik olma konusunda yardıma çağırdı. Bu konuyla ilgili olarak da Almanya Türk Toplumu Schleswig-Holstein Başkanı Dr. Cebel KÜÇÜKKARACA, şu anda tüm derneklerle birlikte karar aldıklarını ve bir eğitim kampanyası yaparak herkesi bu konuda çalışmaya davet ettiklerini ifade etti. Böyle bir çalışmanın Eyalet bazında yapılması için TGS-H 'nın öncülük ettiğini ekledi.
Berati ALVER, bir duyuru yaparak,
www.e-konsolosluk.net adresinde A'dan Z'ye her türlü konsolosluk işlemi hakkında çok detaylı bilgi alınabileceğini, telefonlarda bilgi vermenin aşırı yoğunluktan dolayı zaman zaman mümkün olayabildiğini ancak artık internet çağında bulunulduğunu ve herkesin istediği bilgiye internet üzerinden ulaşabileceğini vurguladı.
Gelen bir soru üzerine, yeni doğan çocukların ileride Türk vatandaşlığı hakkı olması isteniyorsa, 18 yaşına kadar konsolosluğa kayıt ettirilmesini tavsiye etti. Kayıtlı olduğu takdirde ilerde tekrar Türk vatandaşlığına alınmak isteyen kişilerin işlemlerinin çok kolay olacağını bildirdi.
Gelen bir soru üzerine, herkesin öncelikle bilgi edinme yükümlülüğü olduğunu vurgulayan ALVER, artık hiç bilgi edinilmeden "beni emekli edin" denmesinin kabul edilemez olduğunu, bilgi edinip gelmiş ancak herhangi bir şekilde haklarını alamayan her vatandaşın hakkını her zaman koruduklarını, gerekli mercilerde gerekli işlemleri yapacaklarını, kimsenin bundan endişe duymaması gerektiğini ifade etti.
Vatandaşların, yoğun ilgi gösterdikleri toplantıdan çok memnun ayrıldıkları dikkat çekti.
Özgün BAYRAMOĞLU (Milliyet Gazetesi)