Print

Başarılı bir uyum (entegrasyon) için ne eksik?

01 Kasım 2006'da Europa-Union Deutschland Kreisverband Flensburg, Grenzverband e.V. Flensburg tarafından düzenlenen "Was fehlt zu einer gelungenen Integration? / Başarılı bir uyum için ne eksik?" isimli toplantı Flensburg Treffpunkt Mörwick'te saat 18:00'de başladı.

Gert Rossberg'in açılış konuşmasıyla başlayan toplantıya Eyalet İçişleri Bakanı Dr. Ralf Stegner, Schleswig-Holstein Türk Toplumu Eyalet Başkanı Dr. Cebel Küçükkaraca, Arbeitsgemeinschaft Deutsches Schleswig e.V.'ten Christa Kreber ve Danimarkalı şef redaktör Siegfried Matlok konuşmacı olarak katıldı. Grenzverband e.V. Flensburg Yönetim Kurulu üyesi Lothar Hay'in yönettiği toplantıda konuşmacılar uyumun tek taraflı olamayacağı ve uyumda karşılıklılık esasının kaçınılmaz olduğu konusunda görüş birliği içindeydiler.

Uyumda bugüne dek iki tarafın da karşılıklı çabalarıyla önemli bir mesafe katedildiğini ancak hala çok önemli eksikliklerin de bulunduğunu kaydeden konuşmacılar, özellikle

* Uyumun önündeki en önemli engellerden birinin dil problemi olduğunu, bunun meslek eğitiminde de engel teşkil ettiğini ve Alman okul sisteminin de bu olumsuz gelişmede büyük rol oynadığını,
* Işsizliğin bir çok sosyal problemin temelinde yattığını fakat göçmenlerdeki işsizliğin sebebinin de çoğu kez göçmenlerin, son yıllardaki vasıflı işçi olma yönündeki gelişmelerin gerisinde kalması olduğunu,
* Uyumun, asimilasyon demek olmadığını,
* Diyalog eksikliğinin kaynaşmamanın en büyük sebebi olduğunu, ön yargıların çoğunun da insanların, yakınlarında olan diğer insanları tanımamalarından kaynaklandığını,
* Gerçekçi olmayan istem ve taleplerin, toplumda korku yaratılmasının olumsuzluklara sebep teşkil ettiğini,
* Karşılıklı olarak kültürel yapının ve inançların tanınmasını ve bunlara saygı gösterilmesinin gerektiği,
* Azınlığın ve çoğunluğun birbirine el uzatması ve uzanan elin de tutulmasının birlikte yaşamı kolaylaştıracağı,
* Dışlamanın ve dışlanmanın bir çok alanda sürdüğünü,
* Basının çoğu kez özellikle azınlıklar hakkında tek taraflı bir şekilde haber yayımlayarak önyargıları artırdığını vurguladılar.

Farklı kültürlerin, özellikle birbirlerini ayıran konularda birbirlerini anlamaya çalışmalarının önemine değinen Gert Rossberg, "Türkler kendilerini ikinci sınıf vatandaş olarak görmemeli ve Almanlar da Islam dinini kendinlerine ait hissetmeli" dedi.

Dr. Ralf Stegner küçük hesaplar peşinde olan bazı grupların, bilinmeyene karşı hissedilen korkuyu bilinçli olarak kullanıp bunun üzerinden politika yapıldığını vurgularken anayasanın, hak ve özgürlükleri dini, dili, cinsiyeti ne olursa olsun herkes için öngördüğünü ancak bir çok alanda gösterilen toleransın yanlış anlaşılmaması gerektiğini ifade etti.

Uyumun herkes tarafından desteklenmesi gerektiğini, anayasanın ve demokrasinin ortak zemin olduğunu belirten Dr. Cebel Küçükkaraca ayrıca "Hala okul yasasında anadil dersleri ikinci, üçüncü yabancı dil olarak öngörülmüyor, ne yazık ki Nobel ödülü almış bir yazarın kitabını okuyup anlayabilmek için Almanca'ya çevrilmesini beklemeleri gerekiyor" dedi ve bunun Türk göçmenlerini üzdüğünü ekledi.

Göçmen çocuklarıyla çalışan Christa Kreber, bu konuya bakışın, kişinin içinde bulunduğu ortama göre de çok değişebileceğini vurgularken, öğretmeni olduğu yuvaya getirilen çocukların velilerinin sık sık orada Almanca konuşmanın zorunlu olup olmadığını sorduklarını, bunun zorunlu olmadığını duyunca çok şaşırdıklarını ve göçmen çocuklarının, fırsat verildiği takdirde öğrenmeye çok istekli olduklarını kaydetti.

"Topluma bir erkek entegre edildiği zaman, bir erkek entegre edilmiş olur. Ama bir kadın entegre edildiği zaman, bir aile entegre edilmiş olur" diyen Siegfried Matlok, Danimarka'daki göçmen yasalarından örnekler verdi.

Konuşmaların ardından, salonda bulunanların konuşmacılara sorular yöneltmesi ve fikirlerini aktarması ile devam eden toplantı, kapanış konuşması ile son buldu. Kapanış konuşmasında bu tarz karşılıklı diyalog imkanlarının problemlerin çözümünde büyük katkısı olduğunu söyleyen Lothar Hay, bu problemlerin çözümüne göçmenlerin de direk katılmasının önemini vurguladı.

Katılımcıların toplantıdan çok faydalandıklarını, diyalog imkanlarının devamının getirilmesini istediklerini söylemeleri ve Alman ve Türk vatandaşlardan oluşan dinleyiciler arasındaki sıcak atmosfer dikkat çekti.

Özgün BAYRAMOĞLU (Milliyet Gazetesi)