Print

Çanakkale Zaferinin 106. Yıldönümü

Çanakkale Deniz Zaferinin 106. yıldönümü nedeniyle Schleswig-Holstein Türk Toplumu Başkanı Dr. Cebel Küçükkaraca bir açıklamada bulundu:

"Çanakkale destanının üzerinden bir asırdan fazla zaman geçti. Bugün dünyanın en görkemli mücadelelerinin başında gelen, anadolu insanın yedi düvele karşı verdiği olağanüstü mücadelenin sonunda kazandığı Çanakkale Zaferi’nin 106. yılı.

Türk ulusu bu zafer ile, Balkan Savaşları’nda arka araya gelen acı sonuçların etkisiyle kaybettiği özgüvenini, bağımsız, özgür, çağdaş ve güçlü bir ulusal toplum olma bilincini, 1915 Çanakkale ruhu ile yeniden kazanmıştır.

Çanakkale’de kazanılan özgüven, Anadolu insanına Kurtuluş Savaşı’na kalkışma cesaretini vermiştir. Kurtuluş Savaşı bir cürettir. Bu cüret ise Çanakkale’de kazanılan özgüvenden doğmuştur. Çanakkale, Anadolu halkının eşsiz mücadelesi ve azmi ile yeniden varoluşunun başlangıcıdır.

Aynı zamanda Çanakkale, Türk askeri tarihinde parlak bir zafer olarak olmanın yanında Türk halkının kolektif algısında da yenilmezliğin, kendisinden çok üstün güçlere üstün gelmenin, ölümüne direnmenin simgesidir.

Çanakkale ruhu; 15 yaşında toprağa düşenler, okullarını bırakıp cepheye koşanlar ve geri dönemedikleri için okulların o yıllarda hiç mezun verememesi demektir.

Çanakkale ruhu; taş üzerinde uyuyup, güneşe, soğuğa, yağmura, fırtınalara karşı korunmasız siperlerde çamur ve toz içinde günler geçirip, dünyanın bütün araç ve imkânlarına sahip düşmanlarıyla aslanlar gibi dövüşebilmek demektir.
Çanakkale’de sadece bir cephede savaşan 316.000 askerden 211.000’i şehit olmuştur. Bu büyük kayıpların genç insan gücü açısından Anadolu Coğrafyasında yarattığı boşluk, yalnız 1.Dünya Savaşı sırasında değil, onu izleyen Türk İstiklal Harbi boyunca ve sonrasında genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılırken de hissedilmiştir.

Öte yandan bu savaşta dünya'nın çeşitli yerlerinden gelen İngiliz ve Fransız askerlerinin yanı sıra Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer bazı sömürge ülkelerin mazlum evlatları da ölmüştür.

Emperyalist güçler mazlum insanları, mazlum insanlarla savaşmaya Çanakkaleye taşımıştır. Ne acıdır ki bu kuvvetlerin arasında Almanlara esir düşen halifelerini kurtarmaya geldiğini sanan müslüman askerlerle, hıristiyan alemini barbar müslümanlardan korumak isteyen hıristiyan askerler yanyana savaşıyorlardı.

Büyük kumandan Mustafa Kemal Atatürk bu korkunç tezatlığın farkındadır. 1934 yılında Çanakkale’de evladı ölmüş bir Anzak annesine şu satırları yazmıştır:

'Bu memlekette kanlarını döken kahramanlar!
Burada bir dost vatanın toprağındasınız, huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı siliniz.Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler.
Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, Artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.'

Çanakkale Zaferi demek aynı zamanda Mustafa Kemal demektir. Mustafa Kemal Çanakkale’deki kararlılığı, özgüveni, ileri görüşlülüğü, cesareti ve liderliği ile öne çıkararak, Kurtuluş Savaşı’nın önderliği için, silah arkadaşları ve Türk Ulusu nezdinde gerekli güveni kazanmıştır.

Çanakkale Zaferi, orada gösterilen ve hiç bir zaman mazlumların hafızalarından silinmeyecek cesaret ve fedakarlığıyla daima mücadelemize ışık tutacaktır. Çanakkale, “bitti” denilen yerde “bitmedim” diyen, “yaktık” dedikleri yerde, küllerinden yeniden doğan bir mucizenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı yerin adıdır.

Bu destansı zaferin temelinde güçlü bir inanç, büyük bir vatan aşkı ve özgürlük tutkusu vardır.
Bizlere bu büyük başarının gururunu armağan eden, başta Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun silah arkadaşları olmak üzere; bu mücadeleye iştirak eden Türk ordusunun kahraman mensuplarını, onu her şeyiyle destekleyen aziz Türk ulusunu ve vatanları uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyor, Onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Ruhunuz şad olsun."