Schleswig-Holstein Türk Toplumu Koalisyon Anlaşmasını Eleştirdi


tgshlogo.gif Almanya’da genel seçimlerin ardından CDU, CSU ve SPD partileri arasında iki aydır devam eden yoğun görüşmelerin ardından 27 Kasım 2013 tarihinde koalisyon antlaşması imzalandı. Uyum politikalarını içeriği zaten geniş halk kitleleri tarafında tartışılmaktaydı. Buna rağmen SPD’nin seçimlerden önce vaad ettiği vatandaşlık kanunundaki düzenlemeler yerine getirilmemiştir.
Seçme modeli de belli bir kesim için kaldırılmıştır. Zaten bunlar da çifte vatandaşlıkları güvence altında olan Alman vatandaşlarıdır. Bu anlaşma, burada uzun yıllardan beri yaşayan çok sayıda insana ise hiç bir şey getirmemiştir.

Schleswig- Holstein Türk Toplumu, ortaya çıkan sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğradı. Konuyla ilgili olarak Başkan Dr. Cebel Küçükkaraca şunları söyledi: „Bu anlaşma, Almanya’nın dünyadaki başarısında payı olan, vergisini tam ödeyen ve dürüst vatandaşlarda kendilerinin Almanya’ya olan sadakatlerine şüpheyle bakıldığı hissi doğurmuştur. Avrupa Birliği ve bazı üçüncü dünya ülkeleri vatandaşlarının çifte vatandaşlık haklarına sahip olmaları ise sonucu daha da şaşırtıcı hale getirmektedir.“ Açıkça söylemek gerekirse, Almanyadaki göçmenlerin çoğunluğu için bu büyük koalisyon ne yasal bir zorunluluk, ne de bir Almanya gerçeği anlamı taşımaktadır.

Schleswig-Holstein Türk Toplumu Başkanı Dr. Cebel Küçükkaraca, bir başka noktaya da dikkat çekti: „Yeni getirilen kurallardan en çok yaşlı göçmenler etkilenirken, onların seçme hakkına sahip çocukları, torunları ve çevresindeki insanların olaya seyirci kalmayacağı unutulmamalıdır. Bu anlaşmayla onların yaşadıkları ülkeye olan bağlılıkları bozulmak istenmektedir. Almanya‘nın kültürel zenginliğinin tanınmasının açık işareti olacak bu şans, kullanılamamıştır.“

Özellikle, yeni düzenlemenin uygulamasıyla ilgili en enteresan soru; 23 yaşında zorla vatandaşlığı elinden alınmış göçmenlerin durumu ne olacak ve ayrıca burada doğmuş daha yaşlı insanlar için neler yapılacak. Tekrar Alman vatandaşlığına kabul edilecekler mi? Uğranılan mağduriyetler giderilecek mi? Bu sorular önceden olduğu gibi cevapsız kalacak ve yeni müzakereler gerektirecektir.