
03 Kasım 2006 günü Almanya Türk Toplumu Schleswig Holstein binasında altı derneğin temsilcileri, eğitim sorununu ele almak için bir araya geldi. Katılımcılar arasında, toplantıya ev sahipliği yapan, Schleswig-Holstein Türk Toplumu Başkanı Dr. Cebel Küçükkaraca dışında Nejla YILMAZ ve Seyfi ÇETIN (Veliler Birliği), İsmail Hakkı ASIK (İnter Türk Spor), Murat KAÇIK ( Mevlana Camii), Mustafa BAYRAKTAR (DiTiB Ulu Camii), Turan KOÇ (Aleviler Birliği) ve öğretmenlerden Ali Osman ERTÜRK, Günay CORAV, Murtaza GÜL, Nurlu ÖZDAYI ile Zafer AVUNDUK bulunuyordu.
Bu Sene Atatürk'ü Anma Etkinlikleri de Beraber Kutlanacak
Saat 19:30'da başlayan toplantının ilk gündem maddesi çerçevesinde, 27 Ekim 2006'da Megasaray'da yapılan Cumhuriyet ve Ramazan Bayramları kutlamasının değerlendirilmesinin ardından bu sene ilk defa 10 Kasım Atatürk'ü Anma Etkinliklerinin de katılımcı derneklerle beraber yapılması kararlaştırıldı.
Cuma günü Kieler Gelehrtenschule (Feldstr. 19 24105 KIEL)'de saat 19:00'da başlayacak anma törenine bütün vatandaşlar davetli. Törene katılımın yoğun olması bekleniyor.
Ayrıca T.C. İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Yakut Irmak Özden'in, 12 Kasım'da Almanya Türk Toplumu Schleswig-Holstein binasında (Dietrichstr. 2, 24143 Kiel) saat 16:00'da "Atatürk'ün Barışçı Kişiliği" başlıklı bir konuşma yapacağı da bildirildi.
Etkinliklerle ilgili detaylı bilgi almak isteyenler (0431) 76114 numaralı telefonu arayabilirler.
"Türkler'in % 57'si Eğitim Konusunda Sıkıntılı"
Gündemin ağırlıklı maddesini, eğitim konusu oluşturdu. Schleswig-Holstein Türk Toplumu'nun aldığı 17 Haziran 2006 tarihli karar itibariyle bir eğitim kampanyası yapmayı planladığını, konu ile ilgili görüşmelerin 7-8 aydır Almanya Türk Toplumu üyesi derneklerle (Veliler, Öğretmenler ve Öğrenciler Birliği) ile sürdüğünü ve Aralık ayında tekrar toplanılacağını, Schleswig-Holstein Türk Toplumu'nun da eyalet çapındaki toplantıyı üstlendiğini söyleyen Dr. Cebel Küçükkaraca "eğitim konusu herkesin konusu gönül ister ki, burdaki toplantıyı hep beraber yapalım. Çünkü gençliğin eğitim durumu hepimizin malumu: %20'si 8 yıllık temek eğitimi bitiremiyor, %37'si sadece 8 yıllık temel eğitimi bitiriyor, bitirenlerin de bir çoğu iş bulup da meslek eğitimlerine başlayamıyor yani %57 gibi bir bölümü sıkıntılı." dedi.
Yine Dr. Cebel Küçükkaraca'nın konuşmasına göre, Almanya'da 550 bin civarında Türk öğrencisi var, bu sene okula başlayan gençlerin ise %30'undan fazlası göçmen kökenli. Bu göçmen çocuklarının içerisinde de en problemli grup Türkler, ki bu durum çok ciddiye alınmalı ve sorun çocuklarımızdan kaynaklanmıyor. Okul sistemi ama çoğunlukla da aile ilgisi sorumlu tutulabilir. Bu tespitlerinden yola çıkarak, bir yandan okul sisteminde istenilen değişiklikler için diretirken diğer yandan da kendi üstlerine düşeni yapmaları gerektiğini söyleyen Dr. Küçükkaraca, çocukların üç yaşından itibaren yuvaya gitmeleri hedefinin eyalet çapında gerçekleştiğini ancak annelerin eğitilmesi gerektiğini ve velilerin okul sisteminden haberi olmadığını vurguladı.
Bu konuda derneklerden beklentilerin neler olduğunun sorulması üzerine, her derneğin ulaşabildiği herkese ulaşması ve insanların dikkatini bu konuya çekmeleri gerektiğini, bugüne kadar eğitimle ilgili yapılan etkinliklere katılımın az olması dolayısıyla ileride bu etkinlikler için alınan desteğin de tehlikeye girebileceğini söyleyen CK, "eğitimsizlik bizde bir miras gibi devrediliyor" dedi.
Kimse, "bu benim sorunum değil" diyemez
Kimsenin, ben bundan sorumlu değilim, deme lüksü olmadığını belirten Ahmet KARADENİZ, herkesin bir bütünün parçası olduğunu belirtti. "Bugün kendi dilini kullanmaktan utanan bir insanın, kendine saygısı olması imkansızdır. Türkçe sorununu ortaya koyduğumuzda karşımıza çıkanlar Almanlar değil Türkler oluyor." dedi.
Sık sık eğitim ile ilgili etkinliklere, veli toplantılarına Türk ebeveynlerinin katılımının yok denecek kadar az olduğunun vurgulandığı toplantıda, Murat KAÇIK "birinin eline broşür veriyorsunuz, elinde kağıt varken dönüp size soruyor, toplantı nerede ve kaçta, diye" diyerek toplumumuzun okuma tembelliği olduğuna dikkat çekti.
Almanya'da da resmi kaynaklara göre 5,5 milyon okuma yazma bilmeyen insanın olduğunu belirten Seyfi ÇETIN "eğitimlisi de eğitimsizi de bizim insanımız." dedi.
Yapılacak etkinliklerin yine katılımın az olması sebebiyle amacına ulaşamayacağı yönündeki endişelere ise Dr. KÜÇÜKKARACA "Elbette ki herkese ulaşamayacağız ama bu %57'yi %30'lara düşürebilirsek bu büyük bir başarı olur. Türkiye'de okula veriyorsunuz çocuğu, okul çocuğu eğitiyor, çocuk köyde doktor görünce "doktor olacağım" diye özeniyor, buradaysa iş, velilere düşüyor. Velinin yetkisi kadar sorumluluğa da var." diyerek cevap verdi ve bazı okullardaki ögretmenlerin de önyargılı olduğunun öne sürülmesinin üzerine buna katılmadığını söyleyerek "elbette ki olumsuz örnekler var, ancak çocuk başarılı olursa o başarının önünde eğiliyorlar. Elbette bir haksızlık olduğunda karşı çıkalım ama sorunumuzu da başkalarının üstüne yüklemeyelim" dedi.
Tüm derneklerin ve toplumun en büyük sorununun eğitim olduğu konusunda hem fikir olan altı dernek temsilcisi, sorunları tespit ettikten sonra çözüm önerileri getirdiler. Bu öneriler arasında Türkçe'nin okullarda ikinci, üçüncü yabancı dil olarak kabul edilmesi konusunda baskı yapmaya devam etmek, bu konuyla ilgili bir imza kampanyası yapılması yer aldı. Nurlu ÖZDAYI'nın bazı insanların Almanca ögrenmek için Türkçe bilmemek gerektiğini söylemesi üzerine Dr. Cebel KÜÇÜKKARACA "bu bir bilimsel gerçektir: Anadiline tam olarak hakim olamayan bir insanın ikinci, üçüncü yabancı dili ögrenmesi çok zor olacaktır. Bu Türk ögrenci için de Alman, Japon ögrenci için de geçerlidir" dedi.
Bugüne kadar dört defa sınıfta kalmasına rağmen şu anda üniversitede tıp eğitimi aldığını söyleyen bir katılımcı okullardaki ögretmenlerin çogunlukla yalnızca görevlerini yaptıklarını fakat sorunları olan bir ögrenci gördüklerinde genellikle kişisel olarak ilgilenmediklerini söyledi ve "bana, burada bir Alman'ın geldiği noktaya gelebilmek için aynı yere gelmek isteyen bir Alman'dan iki kat daha iyi olmam gerektiği söyleniyordu" dedi.
Konsolosluk ögretmeni Murtaza GÜL, velilerin dikkatini çekmek için eğlenceler düzenlenmesini önerdi ve yuvaya (Kindergarten) gitmeyen bazı ögrencilerin, başarılı olmalarına rağmen davranış bozukluğu nedeniyle Hauptschule'ye düşürüldüğüne dikkat çekti.
Türk çocuklarının odalarının %60'ında televizyon bulunduğunu ve bunun çocukların eğitiminde çok ciddi problem olduğuna dikkat çekildi.
Çocuklarını ev ödevi yardımı veren dernekle yazdıran velilere belli aralıklarla anne-baba eğitimi verilmesi, Türkçe kitap satan dükkanların açılması, Türkçe kütüphane kurulması, veli görüşme günlerine Almanca problemi yüzünden gitmeyen velilere gönüllü tercüman bulunmasının organize edilmesini öneren Christian Albrechts Üniversitesi Türk Ögrenci Klubü Yönetim Krulu üyesi Özgün BAYRAMOĞLU "üniversiteye tek kelime Almanca bilmeden başlayan bir çok yabancı ögrenci bugün doktora tezlerini veriyorlar, eğitimde dil problemi olduğu doğru fakat bunu aşılamayacak bir engel olarak görmeyelim" dedi.
Her derneğin kendi tabanına bu konuyu yayması ve üyeleriyle kişisel olarak iletişime girmesini öneren Alevi Derneği Başkanı Turan KOÇ "Bundan sonra nerede olursa olsun eğitim konusuna zaman ayıralım, bu iş ilan asmakla olmaz" dedi.
Dernek temsilcileri, 27 Ekim'de beraber organize ettikleri Ramazan ve Cumhuriyet Bayramları kutlaması ardından ilk kez bir araya geliyorlar. Bugüne kadar özerkliklerini sağlamak amacıyla birbirleriyle işbirliğine girmemiş olan Türk dernekleri açısından bu gelişmeler büyük önem taşıyor.
Özgün BAYRAMOĞLU (Milliyet Gazetesi)