
Buna rağmen yeni gerçekleri kabullenmekte zorlanıyoruz. Almanya her ne kadar bir göç ülkesi olmuş, yeni insanların dilleri toplumumuzda bir yer edinmişse de, hala belirli dillere karşı çekinceli bir bakış açısı var. Bu diller hala derslerden ve okul bahçelerinden sürülüyor, görünürde bir prestij problemi olan bu dilleri konuşan insanlara hala tuhaf bakılıyor. Daha geçen sene yabancılar için ‚Evde Almanca zorunluluğu’ isteyen sesler yükseldi. Sadece Almanca konuşan çok renkli ve çeşitlilik içeren küresel bir toplum nasıl mümkün olabilir?
S-H Türk Toplumu her bireyin anadilinin gerekli değeri görmesi, insanların istedikleri yerde ve zamanda anadillerini konuşabilmesinin günlük yaşamda normal bir şey olması konusundaki azimli çalışmasını sürdürmeye devam etmektedir. Artık bu insanların ve dillerinin tehdit olarak değil, toplumumuzun ihtiyacı olan köprüleri kurabilecek bir potansiyel olarak görmenin zamanı geldi.